Eylül temizliği
Milliyet köşe yazarı Terapist Volkan Pelenk’inpaylaşımı gözüme çarptı. “Hayatınızın Eylül temizliğini yaptınız mı? Kuruduğu halde size tutunmaya çalışanları dalınızdan düşürme vakti gelmedi mi?” yazmış. “Geldi de geçti bile Volkan Bey” dedim içimden paylaşımı görünce.
Sahiden şart değil mi bu temizlik? Biliyorum, bu güne kadar hiç kıyamadık dalımızdan düşürmeye. Bize ne kadar kötü hissettirdiğini bildiğimiz halde asla kıyamadık. Vazgeçince belki pişman olmaktan korktuk, belki de tamamen kaybettiğimizde yeniden yeşillenmeye cesaret edemedik kim bilir. Ama bu Eylül, hiçbir şey düşünmeden bize faydası olmayan, bizi üzen, inciten, hayatımızda gereksiz yer kaplayan her şeyi herkesi komple çıkarmayı denedik hayattan, “belki”ler olmadan; hem de hiçbir kırıntı bırakmadan.
Şimdi belki biraz tuhaf hissediyorduk ama gereksiz her şeyi silmiştik işte. En azından bunun rahatlığıyla kuş gibi özgürdük aynanın karşısında. Omuzlarında yük olan her şeyi yok etmiş bir kadın ya da bir adam gülümseyebiliyordu orada. Düşüncelerine prangalar vurmaktansa, prangaları söküp atıp koşabiliyorduişte yeni umutlara.
Şimdi bir ağacın gölgesinde usul usul şehri dinlemenin tam zamanı. Bir kitap okumanın, bir film izlemenin, yürümenin, koşmanın… Olabildiğince gülmenin, sevdiğin her şeyi yapmanın, kendini doyasıya sevmenin tam da zamanı şimdi.
Arındık biz bu Eylül bizi üzenlerden. Silebilmeyi, çıkarabilmeyi öğrendik sahiden. Kendimize değer vermeyi, bize değer verenleri de asla üzmemeyi. Uzatılan eli sıkıca tutmayı, bırakılan eli de tamamen bırakmayı; öğrendik.
Öğrettiklerin için teşekkürler Eylül. Dilerim bu sonbahardallarımızı hızlıca yeşertirsin.